15 Şubat 2016 Pazartesi

Bebek, Karaköy Out, Arnavutköy In

Selamlar Sevgili Takipçiler,

Havalar bugün itibariyle iyice ısındı. Güneş ve ılık ılık esen rüzgar içimizi ısıtmaya, yaz göz kırpmaya başladı değil mi? Bu yıl o kadar çok kış oldu ki benim gibi sıcağı sevmeyen biri bile yazı iple çeker oldu. Bilen bilir ben güneş enerjisi ile çalışırım. Yağmuru çamuru hiç sevmem. Hızımı yavaşlatır. Bu havalar tam benim havalarım yani. Bu ara nereye yetişeceğimi şaşırmış durumdayım.

Son yıllarda özellikle İnstagram, Swarm, Snapchat gibi mobil aplikasyonların yayılması ile gelen herkeslerde bir mekanist olmaya çalışma durumu başladı. E bu da haliyle belli semtlerin dönem dönem popüler olmasını beraberinde getirdi. Hangi celebrityler nerede takılıyorsa, instagramda arkadaşlarımız o haftasonu en çok hangi mekanda fotoğraf paylaşmışsa oralar hızla "in" oluyor. Dolayısıyla bu rekabet ortamı işletmecilerin o semtlerde rakip mekanlar açmasını zorunlu kılıyor.

Mesela bu ara gözlemlediğim yükselişe geçen semtlerden biri Arnavutköy. Daha ziyade balıkçılarıyla ünlü bu güzel semtimiz bu aradalar birbiri ardına açılan alternatif mekanlarıyla yazın gözde eğlence semtlerinden biri olacağa benzer.



Benim zaten yürüyüş parkurum da olduğu için ayrı severim Arnavutköy'ü. Amaaaaaaa.. Bu haftasonu bir kahvaltı yaptım ki sanırım son 3 yılın en iyisiydi. Aslında bu mekanı yazıp yazmamak konusunda biraz tereddüt ettim. Kahvaltısı henüz bilinmiyor. Bilinmiyorken birkaç kez daha gider miydim acaba diye düşündüm. Sayenizde gizli mekanım kalmadı malum. Sonra içime sinmedi paylaşmak istedim :) 


Arnavutköy'de iskelenin hemen karşısında bulunan daha önce akşam üzeri kahvesine, gece eğlencesine gittiğim bir mekan olan ANY son 2 haftadır inanılmaz iyi brunch vermeye başlamış. 

Buse Terim'in tavsiyesi üzerine ben de bu haftasonu diyeti bir günlüğüne dondurarak denedim.  İyi ki yapmışım :)






Öncelikle biraz mekandan bahsedeyim. ANY üç katlı tarihi bir ahşap konak. İçerisi inanılmaz şirin. Gündüzleri cafe geceleri mahalle barı şeklinde hizmet veriyor. Kokteyllerinin çok başarılı olduğu söyleniyor. Bebek Lucca'ya alternatif olarak gösteriliyor. Şu sıra oldukça popüler olduğu için rezervasyonsuz gitmemenizi şiddetle öneriyorum. 

Çalışanları inanılmaz ilgili. Fiyatlarının çok makul olduğunu söyleyememekle beraber aldığınız hizmete ve yediğiniz içtiğiniz şeylerin lezzetine değeceğine temin edebilirim.

Yazımı okuyanların çoğu belki bu mekana haftasonu akşamları uğramıştır. Ya da öğlen kapı önündeki masalarda bir kahve içmiştir. Fakat ben size bilinmeyen yönlerini anlatacağım.




Söyledim ya 2 haftadır açık büfe kahvaltı vermeye başladı diye. 
2. katında saat 11:00'de başlıyor 15:00'de sona eriyor. Kişi başı 65 TL. Uzun bir masanın yarısına dizilmiş muhteşem yiyeceklere önce dokunmaya kıyamıyorsunuz. Hemen yapışın fotoğrafa, Snapp'e. Muhlamadan, avokado salatasına, pişiden, Trabzon ketesine kadar ne ararsanız. Rengarenk ev yapımı reçeller, Ege'nin bağrından kopuk gelmiş zeytinlerle, çeşitli yörelerden peynirlerle olay bir kahvaltı masası sizi bekliyor.


Yiyeceklerin güzelliğinden ve çeşitliliğinden ziyade masadaki renk cümbüşü sizi mest ediyor zaten. Önce bi kal geldi bana. Zaten 10 aydır diyetteyim. Günlük rutin 1 yumurta 1 wasa 1 dilim peynirden oluşan kahvaltı menümden gına gelmiş. İnsan bi "ne şekilde öldüm de cennete düştüm?" demiyor değil. Neyse ki hemen toparladım. Tabağa doldurmaya başladım kıyıdan kıyıdan. 

Bu arada mekan ahşap bir konaktan restore olduğu için bayıldığım minik ahşap penceleri var. Yani kahvaltınızı o tahta pencerelerden denize bakarak ediyorsunuz. İnsan orada bir ömür geçirebilir. 

Bu da o kahvaltıyı muhteşem kılan bir diğer özellik. Çay ve filtre kahve sınırsız. Bardağınız masaya konmadan çayınızı yenileyen inanılmaz güler yüzlü bir personel var.  Klasik kahvaltılıklar dışında hazırlanan her türlü yöresel yiyecekler de inanılmaz lezzetliydi. Kaymak ile yapılan Trabzon ketesi favorim.





Bitti mi? Bitmedi. Kahvaltıdan sonra karnınız doyuyor fakat gözünüz doymuyor. Bunun için de harika bir tatlı standı var. Bir açık büfe kahvaltı düşünün ki tatlı standında tarçınlı havuçlu kek, çikolatalı kek, meyveli pasta, tramisu ve profiterol var. Filtre kahveyle bir de tatlı tabağı yapma mı sen? Allah affetsin İşallah bu yazdıklarımı diyetisyenim okumuyordur :(

Rahmetli babaannem deniz havası acıktırır derdi nur içinde yatsın. Yani ben normalde o kadar yemem de işte deniz havası açıktırdıysa demek :)

Ama Allah aşkına şu masaya bakın yani nasıl yenmesin? Böyle bir mekanı bu kadar iyi değerlendirmek ve böyle bir brunch organize etmek hangi işletmecinin fikri ise tebrik etmek gerek. 


f

Bitti mi? Bitmedi. ANY'den size bir yeni haber daha vereyim. Ünlü şef, Refika'nın Mutfağı kurucusu Refika Birgül, ANY'e özel bir menü yapmış. Antep mutfağı ağırlıklı. Geçen hafta itibariyle mekanın menüsüne eklendi. Fix menü şeklinde ve 75 TL. Öğlen ve akşam yemekleri için deneyebilirsiniz. Ben de bu hafta sonu tadacağım. Ama şimdiden heyecanlandım :)

Evet bu şahane kahvaltıyı yazmasam olmazdı. Havalar ısındı. Giyin yürüyüş kıyafetlerinizi, alın yanınıza bir sevdiğinizi önce ANY'de bu kahvaltıyı deneyin sonra sahilde yürüyüp aldığınız kalorileri yakın. Ruhunuzu tüm haftanın yorgunluğundan, stresinden, beyninizi kötü düşüncelerden arındırın. Yeni bir haftaya motive başlamak için bu şart. 

Fark ettiyseniz ben de size hep hem lezzetli yemekler yiyebileceğiniz hem de ruhunuza hitap edecek, orada olmanın size kendinizi iyi hissettireceği mekanlar yazmaya özen gösteriyorum. 


Ne diyor Cemal Süreya

Hayat Kısa
Kuşlar Uçuyor...

Ruhumuzda kanatlanıp uçacak bir gün.. Hala hissediyorken anı yakalayın.

Sevgiler
LuLu


5 Şubat 2016 Cuma

İbrahim Tatlıses şarkıları mı daha acıdır Adana kebap mı yoksa hayat mı?

Selam Sevgili Takipçiler,

Görüşmeyeli herşey yolunda mı? Ben bi ufak hastalık atlattım size yazmayalı. Soğuk havalar beni de vurdu. Normalde oldukça kuvvetli bir bünyem vardır. Kolay kolay grip bile olmam ama demek ki bağışıklık sistemim çökmüş. Mavi ekrana düşüverdim birden. İşte bunlar hep diyet. Gerçekten bir dirhem et bin ayıp örtüyor dostlarım, ne zaman ki bu zayıflama işine niyet ettim kendimi gripten kurtaramaz oldum. Neyse ki atlattım ve koşturmalı hayatıma geri döndüm.

Bugün size Anadolu yakasında bir güzel kebapçı yazacağım.
Eğer sürekli aynı yerlere gitmekten sıkıldıysanız atlayın bir vapura geçin Anadolu yakasına, Anadolu yakasında bir güzel semte.. Beylerbeyi'ne.

Eski tarihi dokusunu bugün büyük ölçüde yitirmiş olsa da Haldun Taner bir yazısında Beylerbeyini; "Teşrifat meraklısı, beyzade takımının oturduğu bir kibar semt" olarak anlatmıştır. Tevekkeli adını bu özelliğinden almaktadır.

Anadolu yakasında kebap yenebilecek birkaç iyi yerden biridir Beylerbeyi Tike. Lokasyon olarak Beylerbeyi iskelesine sırtınızı verip sağ tarafa yürüdüğünüzde solda bulunmaktadır.

Nedir Tike'nin diğer kebapçılardan farkı? 
Eğer yazın gidecekseniz bulunduğu sokak size kendinizi Alaçatı'da hissettirecektir. Sokağın sağına soluna atılan masalar, rengarenk ortancalar içerisinde huzur bulursunuz. Kışın gidiyorsanız çiçek böcek göremezsiniz ama yine iyi ısıtmaların bulunduğu balkonunda  sıcacık kebabınızı yiyebilir sigaranızı/puronuzu/içkinizi içebilirsiniz.

Çalışanları inanılmaz güleryüzlüdür, yiyecek seçimi konusunda oldukça yardımcıdır. Fiyatları diğer kebapçılara kıyasla oldukça makuldur. Ortalama 50-60 TL'ye mezeniz, çiğ köfteniz, ara sıcaklarınız, kebabınız, tatlınızı yer kalkarsınız. İstanbul'da bu kalitede yemeği bu fiyata yemek biraz zor malum.


Ve son olarak Tike'nin en önemli ayırt edici özelliği müzikleri. Bulunduğunuz mekanda çalan müzik sizin için önemli midir bilmem? Benim için oranın müdavimi olmanın ön koşuludur. Bu konuda İstanbul'da bir kaç mekanı tek geçerim ki biri de Tike'dir. 45'liklerden, İbrahim Tatlıses'e, Orhan Gencebay'dan, Birsen Tezer'e, Ebru Gündeş'ten, Sezen Aksu'ya çok geniş ve güncel bir repertuarları bulunuyor. Acılı şalgamın yanına vuruyorsunuz İbo'yu, sonra iskeleden sallıyorsunuz kendinizi boğazın serin sularına..

Şaka şaka abartmıyoruz. Gülüp eğlenip olaysız dağılıyoruz. Anlaştık mı?



Peki ne yiyoruz?


Masaya oturur oturmaz bir tablet göreceksiniz, tablette tüm menü fotoğraflı olarak var. Aman canım ne menüsü ya? Bi de okuyorsunuz ciddi ciddi. Kebapçıda menüye mi bakılır?
Mezeleri siz söylemeden masaya dizmeye başlıyorlar.

Ama siz yine de bilin ve teyit edin. Hayırlı salata, mütebbel, taze kekikli salata, kabak çitme, tahin salata, közde soğan ve sarımsağın masada olduğundan emin olun.

Sıcacık pofidik yufkaya tereyağı ve tulumu sarıp yerken kendinizden geçmeyin sakın. Çünkü devam ediyoruz. Semsek ve fındık lahmacun geliyor.
Çiğ köftesi biraz acı olmakla beraber şahane lezzetli.

Tike'de her türlü kebaba kefilim yalnız ben bu kadar mezeden sonra genelde Adana tercih ediyorum görece daha hafif diye.



Eğer severseniz tavuk kebabı da şahane. Belki her ikisini karışık yaptırabilirsiniz. Kalabalıksanız karışık kebap en ideali. Kebaba geçmeden müzikler de kıvamına gelmiş oluyor. Saat 22:00'den sonra benim repertuar çalmaya başlıyor. Eğer garsonla aranızı iyi tutarsanız daha erkene de çekebilirsiniz bu saati. :)


Yedikleriniz yeterince acılı değilmiş gibi alttan İbrahim Tatlıses yanık yanık bağırmaya başlıyor ufaktan. Şimdi sakin olun ve o bıçağı yavaşça yere bırakın. Zira hayat maalesef fazlaca acıtır ve o bilekler size daha çok lazımdır..


Kebaplar bitip acının ve sohbetin dibine vurduysak çaylar gelsin. Çayı iyi olan müesseselerden biri Tike. O yüzden fondip. :)




E tatlı yemeyecek miyiz? İnanır mısınız tatlılar da bir o kadar şahane. Özellikle dondurmalı irmik helvasını bu kadar iyi çok nadir yerde yersiniz. Ben genellikle irmikle ayva tatlısı arasında kararsız kaldığım için her ikisini birden sipariş veriyorum. Masada yiyecek birileri mutlaka oluyor. E benim arkadaşlarımdan başka ne beklenir? Laf aramızda iştahsız insanı hiç sevmem. Yemeğin hakkını veremeyenle aynı masaya oturmaktan imtina ederim. Sağolsunlar benimkiler de benle yarışır. Her kebapçı sonrası yol kenarında pusuda bekleyen radar arabaları gibi yan yatıyoruz. Olsundu. Tatlılar gelsindi.



Evet sevgili dostlar, yine iyi yedik. İçimize sinmedi paylaştık. Beylerbeyi'ndeki Tike'ye yolunuz düşerse hem gözünüzün hem gönlünüzün doyacağı keyifli bir akşam geçirmek isterseniz güzel et yemek isterseniz diyedir bu paylaşım. Yoksa hayatın hem İbrahim Tatlıses şarkılarından, hem acılı şalgamdan hem Adana kebaptan çok daha acı olduğunu hepimiz biliyoruz. Çok acı bir biberi ısırdığımızda ağzımız yanar ve hemen arkasından ya su içer ya da tatlı birşey yeriz ya, bunu neden yaparız? Acının şiddetini dağıtmak için. Hayatı da bazen böyle yapmak lazım.

Siz siz olun, acınızı dağıtamayacak insanlarla aynı masaya oturmayın, kendinize iyi bakın, önce gözünüzü sonra gönlünüzü doyurun, doyurun ki açlığınızla birbirinizi yemeyin. Hayattan keyif alın. Yaşadığınız her anın tadını çıkarın. Anılarınıza yatırım yapın. Anılar ki, bir gün herşey elinizden gitse bile sizi hayata bağlamaya yarayacaklar.

Keyif alacağınız günler geçirmenizi dilerim.

Sevgiler
LuLu